Menü
içinde ,

Sabahattin Ali Kimdir ? Sabahattin Ali Ölümü Nasıl Olmuştur ?

Toplumcu Gerçekçilik denilince Türk edebiyatında akla gelen ilk isimlerden olan Sabahattin Ali’nin ölümünün üzerinden tam 72 yıl geçti. Edebiyatımıza eserleri ile damgasını vuran, adını unutulmaz isimler arasına yazdıran Sabahattin Ali, ölümü ile de hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Peki Sabahattin Ali Kimdir ? Türk edebiyatındaki yeri nedir ? Ölümü nasıl olmuştur ?

Sabahattin Ali Kimdir ?

Osmanlı devletinin son demlerini yaşadığı 1907 yılında  Gülümcine’de dünyaya gelmiştir Sabahattin Ali. Balkan savaşlarında düşman tarafından bu toprakların alınmasıyla birlikte Anadolu serüveni de başlamıştır. İlk öğrenimini Üsküdar,, Çanakkale ve Edremit’te tamamlayan Sabahattin Ali, uzun yıllar Edremit’te yaşadıktan sonra İstanbul’a Muallim Mektebi’ne eğitimini devam ettirmek üzere gelmiştir. Buradan öğretmen olarak mezun olduktan sonra Anadolu’nun birçok yerinde öğretmen olarak görev almıştır.

Onun gençlik ve öğretmenlik yılları Türkiye cumhuriyetinin yeni kurulduğu yıllara denk gelmiştir. Anadolu’nun ve Anadolu insanının sefaletini öğretmenlik yaptığı yörelerde görme imkanına sahip olan Sabahattin Ali, bu sefalet üzerine düşünürken Rusya’yı etkisi altına alan ve Nazım Hikmet’le birlikte Anadolu topraklarında da ses bulan Sosyalizm akımının hızla etkisi altına girmiştir. Bu akımın etkisiyle Anadolu’nun ve Anadolu insanının sorunlarını anlatma çabasına girişen Sabahattin Ali, edebiyat yolunda da hızla ilerlerken çizgisini de belirlemiştir : Toplumcu Gerçekçilik ! Sabahattin Ali, Toplumcu Gerçekçilik denilince Türk edebiyatında akla gelen ilk isimlerden biri olmayı başarmıştır; ancak  ideoloji temelli bu hareketi sürdürmesi onun için sonun başlangıcı olmuştur.

Komünizmin Türkiye’de ki en fanatik ismi olan Aziz Nesin’le tanışması Sabahattin Ali’nin toplumcu gerçekçiliğini daha pekiştirmiş, Aziz Nesin’le birlikte Marko Paşa dergisini çıkarmaya başlamıştır. (1946) Ancak bu dergideki yazıları yüzünden sayısız soruşturma geçiren Sabahattin Ali, birkaç kere hapis cezası aldıktan sonra öğretmenlik görevinden de uzaklaştırılmıştır. Tekrar göreve dönebilmek için Atatürk için şiirler dahi yazmıştır Sabahattin Ali…

1947 yılında İsmet İnönü aleyhine Marko Paşa’da sarf ettiği sözler nedeniyle bir kez daha hapis cezası alan Sabahattin Ali, artık yurdu terk etmeyi kafasından geçirmeye başlamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkamayan yazar Ali Ertekin adındaki bir kamyoncuyla anlaşarak Edirne’ye doğru yola çıkar. Ancak yolun sonunda Kırklareli’nde onu kaçırmak için anlaştığı Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948 tarihinde öldürülür.

Sabahattin Ali’nin ölümü üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen hala şaibelidir. Kimisi onu öldüren kamyoncunun istihbarat ajanı olduğunu söylerken kimileri CHP tek parti yönetiminin bir üyesi olduğunu iddia eder ama tek gerçek vardır ki yazarın katili Ali Ertekin, bir kaç yıl dahi hapiste kalmadan serbest bırakılmıştır.

Sabahattin Ali mezarı ölümünün üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen hâlâ bilinmemektedir. Onu öldüren Ali Ertekin öldürdüğü yeri göstermiş ancak cesetin nerede olduğunu ne o söylemiş ne de birileri sormuştur. Ondan geriye sadece öldürüldüğü yere dikilen resimdeki taş ve üzerindeki dizeler kalmıştır.

Başım dağ, saçlarım kardır. Benim meskenim dağlardır.

Sabahattin Ali Edebi Kişiliği

  • Sabahattin Ali edebiyata şiirle başlamış sonraları roman ve hikayeler yazmıştır. Özellikle Sinop Cezaevi’nde yazdığı “Aldırma Gönül” adlı şiiri oldukça meşhurdur. Birçok kez bestelenen şiir şarkı olarak çeşitli isimlerce seslendirilmiştir.
  • Şiirleri toplumcu gerçekçi şiir yapısına uygun, sade ve halk söyleyişine benzer şekildedir.
  • Roman ve hikayelerinin konuları da toplumcu gerçekçiliğin ana teması olan halktır. Anadolu ve anadolu insanını esas alan eserler ortaya koymuştur.
  • Köy ve kasaba öykücüsü olarak nitelendirilir.
  • Otobiyografik karakterli romanı “İçimizdeki Şeytan”da doğruyu bildiği halde savunmaktan korkan bir aydının, Ömer’in yalnızlığını, kararsızlığını, kendini bulma sürecindeki bunalımlarını iç çatışmalarını ele alır.
  • İlk romanı olan “Kuyucaklı Yusuf”, toplumcu gerçekçi Türk edebiyatının ilk başarılı örneğidir. Yusuf’un şahsi hayatında Anadolu’daki toplumsal gerçeklik üzerine tutulmuş bir ayna gibidir.
  • Anı biçiminde yazılan “Kürk Mantolu Madonna”da uygarlık çatışması içinde bulunan aydının çelişkilerini iç konuşma, bilinç akışı gibi tekniklerle ele alır.

kaynak : Edebiyat Öğretmeni

Eserleri

Roman : Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan

Öykü    : Değirmen, Kağnı, Ses, Sırça Köşk, Yeni Dünya

Şiir       : Dağlar ve Rüzgâr,  Kurbağaların Seranatı, Bütün Şiirleri (Aldırma Gönül – Leylim Ley)

Exit mobile version