Cemal Sürey(y)a Hayatı
Erzincan – Pülümür’de 1931’de doğan yazarın babası Hüseyin Bey, annesi Gülbeyaz Hanım’dır. Cemal Süreya’nın asıl İsmi ise Cemalettin Seber’dir. Tunceli il olunca Pülümür, oraya bağlanmış bu nedenle bazı kaynaklarda Cemal Süreya’nın Tuncelili olduğu da söylenmiştir.
1938 Dersim olaylarında yer aldığı gerekçesiyle babası Bilecik’e sürgün gönderilmiştir. Bu nedenle tüm aile Bilecik’e göç etmek zorunda kalmıştır. Sürgün olarak gönderildikleri için buradan ayrılmaları yasaktır. Tüm bu zorluklar karşısında annesi Gülbeyaz Hanım, hayata genç yaşta veda eder.
Annesinin ölümü ve babasının yaşadığı sıkıntılı süreç nedeniyle Süreya, İstanbul’a gönderilir. Artık Cemal Süreya için İstanbul hayatı başlayacaktır. Sanatçının ruhunun törpülenmesi ise işte bu noktada başlar. Anne babanın olmadığı, kalabalık içerisinde geçen yalnızlık yıllarıdır bu yıllar.
Eğitim Yılları
Birçok büyük şairde olduğu gibi Cemal Süreya’da da edebiyata, şiire olan düşkünlük ilk okul yıllarında başlar. Çocukken annesinden dinlediği masallardan, halk hikayelerinden çok etkilenen sanatçı daha ilk okul sıralarındayken bir dergi çıkarma hayalini kurmaya başlar. Henüz ilk okul 3. sınıf öğrencisiyken “Suç ve Ceza” ile “Karamazov Kardeşler” gibi iki kült romanı okuma başarısı gösterdi.
Orta okul yıllarında ise tekrar Bilecik’e gönderildi Cemal Süreya Seniha Nemli ile bu yıllarda tanıştı. O an farkında değildi ama yıllar sonra Seniha eşi olacaktı sanatçının.
Annesinin ölümünden sonra babasının Esma adında bir kadınla evlenmesi Cemal Süreya’nın orta okul yıllarını üvey ana baskısıyla geçirmesine neden oldu. Tek kurtuluşu yatılı okulların sınavına girmekte görüyordu. Babasından habersiz girdiği bursluluk sınavını kazanarak Haydar Paşa Lisesine kayıt oldu. Onun için İstanbul yılları yeniden başlamıştı.
Üniversite yıllarına geldiğinde o patlamaya hazır bir bomba gibi tüm birikimini sanatsal metinlere dönüştürüp şiir şeklinde dışavurmayı bekleyen bir gençti artık. Ancak onu tetikleyecek bu dışavurumu gerçekleştirecek bir olay bekler gibi beklemişti yıllarca. Bu bekleyiş Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümünü kazanmasıyla gerçekleşecekti. Çünkü bu fakültede Sezai Karakoç gibi kendisiyle benzer hayatı yaşayan ve şiir aşkıyla yanıp tutuşan bir isim sınıf arkadaşıydı !
Sezai Karakoç ile fikri – ideolojik tüm düşünceleri aslında tamamen zıttı. Ancak zıt kutupların birbirini çektiği gibi onlarda bu zıtlıklara rağmen sıkı dost olmayı başarmışlardı. Bu zıtlıklarla başlayan dostluk onları tek bir payda da buluşturacak yıllar sonra Garip şiirini yıkacak olan şiir anlayışını oluşturmalarına neden olacaktı.
Edebi Hayatı
Cemal Süreya’nın Sezai Karakoç’la olan tanışıklığı edebi hayatını doğrudan etkilemişti. Aslında bu tek taraflı bir etki değil aynı şekilde Süreya da Sezai Karakoç’u etki altına almıştı. Birbirini harmanlayan bu etkileşim daha önce ortaya konulmayan bir şiir akımının çıkmasına sebep olacaktı.
Birbirlerine yazdıkları şiirleri mektuplarla gönderen ve fikir alışverişinde bulunan bu iki dostun isimlerinin duyulmasına neden olan ilk olay Sezai Karakoç’un yazmış olduğu SABIR şiirini Cemal Süreya’ya okuması için göndermesiyle başlar. Şiiri çok beğenen Cemal Süreya, Sezai’ye sormadan şiiri Büyük Doğu dergisine gönderir. Dergi yönetimi tarafından da çok beğenilen şiir derginin ilk sayısındaki yerini alır. Ancak tüm bunlardan Sezai Karakoç’un haberi yoktur. Ta ki dergiyi okumak için eline alana kadar !
Dergide kendi şiirini gören Sezai Karakoç, büyük bir kızgınlıkla Cemal Süreya’ya ulaşır. Kızgınlığın tek sebebi şiiri ondan izinsiz yollamasıdır. Şiir dönemin en büyük dergisinde yayınlanmış olsa bile Sezai Karakoç buna çok sinirlenmiştir. Öyleki yıllarca bu iki dost birbirine küs kalmıştır. Ancak bu şiir farkında olmadan başka bir başarıyı daha yakalamıştır. Onu okuyan herkes “ilk kez Garip akımı dışında başarılı bir şekilde yazılan şiir” diye bahsetmeye başlar. Evet bu yeni bir şiir akımının II. Yenicilerin doğuşudur.
1953’te yazmış olduğu ilk şiiri “Şarkısı Beyaz” ile adını kısa sürede edebiyat çevresine duyuran Cemal Süreya, “Üvercinka” şiiri ile adını unutulmazlar arasına yazdırmayı başarmıştı.
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil …
Cemal Süreya Eserleri
Şiir
- Üvercinka
- Göçebe
- Beni Öp Sonra Doğur Beni
- Sevda Sözleri
- Güz Bitiği
- Sıcak Nal
- Korkarak Vinç
Deneme – Eleştiri
- Şapkam Dolu Çiçekle
- Günübirlik
- 99 Yüz
- Uzat Saçlarını Frigya
- Folklor Şiire Düşman
- Aydınlık Yazıları / PAÇAL
- Oluşum’da Cemal Süreya
- Papirüs’ten Başyazılar