içinde

Cahit Zarifoğlu Eserleri ve Hayatı

Cahit Zarifoğlu Hayatı

1940’da Ankara’da dünyaya gelmiştir. Babasının görevi nedeniyle (hakim) çocukluk yılları Anadolu’nun çeşitli kentlerinde geçmiştir. Bu kentlerden en önemlisi ise sanatçı ruhunun ortaya çıkmasına neden olan arkadaşlıkları kurduğu Maraş’tır. Sanatçı anne tarafından da Maraşlı bir aile olan Evliyazadeler’dendir. 7 Haziran 1987’de ardında ölümsüz eserler bırakarak ebedi aleme göç etmiştir.

Cahit Zarifoğlu Edebi Kişiliği

Okul çağına gelmeden okuma yazmaya heves eden Zarifoğlu annesi ve anneannesinin yardımıyla okuma yazma öğrenir. Onun hevesi sadece okumakla sınırlı da değildir. Aynı yıllarda resme de heves ettiği bilinmektedir. İçindeki sanatçılık ruhunun küçük yaşlardaki tezahürüdür bunlar.  Maraş’ta geçireceği yıllar ise bu tezahürün tam olarak kağıda döküldüğü yıllar olacaktır.

Edebiyata karşı sanata karşı büyük bir ilgisi vardı Zarifoğlu’nun. Ama ne var ki edebiyattan ders tekrarına kalmıştı lise yıllarında. Sınıfta edebiyata ilgisiz ama dışarıda bir o kadar edebiyata bağlı bir isim. Meşhur Maraş yılları… İleride yedi güzel adam olarak adlandırılacak olan grupla ilk temasın olduğu yıllar…

Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören ve Alaeddin Özdenören ile Maraş Lisesi’nde aynı sıraları paylaşırken Hamle dergisini çıkarmaya başladı. O, içinde sanatçılık aşkı olan ama bunu henüz dışa dökemeyen bir isimdi. İçindeki bu coşku bir gün taşacaktı ama ne zaman ?

Cahit Zarifoğlu’nun sanat hayatını derinden etkileyen iki büyük olay vardır. Sonu acıyla biten iki büyük olay. Sonu acı olduğu için sanat yaşamı boyunca gerek şiirlerinde gerekse romanlarında karamsar bir tabloyu ele almıştır. Sadece çocuklar için yazdığı masallar buna dahil değildir.

Küçük yaşta babasının başka bir kadınla evi terk etmesi onun tüm hayatını etkileyeceği gibi sanat yaşamını belirleyici ilk olay olmuştur. Baba ! Evin direği evi terk etmiştir. Annesine karşı başka bir kadın için !.. Bu olay Zarifoğlu’nu derinden etkilemiş babasına karşı büyük bir öfke ve kin duymuştur. Annesine karşı ise büyük bir acıma hissi. Annesi adına o kadar üzülmüştür ki onu üzmemek, ona yük olmamak için kopan kol düğmelerini dikmeyi bile öğrenmiş, hayatta tek başına ayakta durmaya çalışmıştır.

Zarifoğlu’nun sanat hayatını etkileyen ikinci olay ise pilotluk hevesidir. Sonu hüsranla biten bir heves. Yani yine acı.

Cahit Zarifoğlu gökyüzüne, kuşlar gibi süzülmeye aşıktır. Bu sevdası o kadar büyüktür ki daha lise yıllarında çok sevdiği Maraş’ı ve yedi güzel adamı bırakarak bavulunu topladığı gibi Eskişehir’e gider. Burada Türk Kuşu Derneği, başarılı bulduğu isimleri seçip ücretsiz pilotluk eğitimi vermektedir. Zarifoğlu’da bu haberi duyar duymaz soluğu Eskişehir’de alır.

Eğitimlere başlar. Artık çocukluktan beri hayal ettiği göklerdedir. Tüm eğitimlerden başarıyla geçer Millî Model Uçak B Sertifikası’da alır. Tüm eğitimlerden sonra girdiği sağlık muayenesinde ise gözlerinde uçuşu engelleyecek bir problemin olduğu ortaya çıkar. Gökyüzü hevesi başlamadan bitmiştir. Yine acı içinde kalmıştır.

İnsan yaşadığı bunalımı, acıyı bir şekilde dışa vurup kendini tedavi eden bir varlıktır. Sanatçı dediğimiz kişi ise bu bunalımı kaleme döken kişidir aslında. İşte bu iki olay onun sanat hayatının temel taşı olmuştur. İki olayın da ortak noktası ona acı vermiş olmasıdır. Abdurrahman Cahit Zarifoğlu, bu olumsuzluklar nedeniyle kendini başarısız, beceriksiz olarak nitelemiş ve isminin baş harflerinde olduğu gibi acz içindeyim diyerek tüm sanat yaşamını tek bir satıra sığdırmıştır.

Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum.

Onun şiirini rayına oturtan olay ise İkinci Yeniciler olmuştur. Özellikle Sezai Karakoç ve Cemal Süreya‘ya olan hayranlığı şiirlerine de yansımıştır. Üniversite yıllarında Sezai Karakoç ile tanışma imkanı bulmuş ve birçok şiirini Karakoç’un Diriliş Dergisi’nde yayınlamıştır. Cemal Süreya’ya ise ayrı bir hayranlığı bulunmaktadır. Onunla bir arada bulunmak isteyen, edebi sohbetler yapmak isteyen sanatçı henüz gençlik yılları olmasına rağmen kendinden emin bir şekilde Sezai Karakoç’tan Cemal Süreya’nın adresini alarak ona bir mektup yazmıştır. Cemal Süreya ise dönemin en parlak şairlerindendir. Bu yüzden Cahit Zarifoğlu’nun ona ev arkadaşlığı teklif etmesi büyük bir cesaret ve özgüven örneğidir.

O yıllarda Paris’te bunalımlı bir hayat süren Süreya ise Zarifoğlu’nun bu mektubunu alınca cevap yazma gereği bile duymadan çöpe atmıştır. Ta ki Zarifoğlu ölüp de Süreya’nın böyle bir olay olduğunu açıkladığı zamana kadar…

“Cahit Zarifoğlu ölmüş ! Bugünün adı bu olacakmış…

İyi şairdi. İlk şiirleri de iyiydi. Sezai Karakoç çevresinden. Daha yüz yüze gelmeden, 1962’de bana, Paris’e bir mektup yollamıştı. Adresimi Sezai Karakoç’tan almış. Saklamamışım o mektubu.

Zarifoğlu, o sıra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenci. Yurtlardan sıkılmış herhal, İstanbul’a dönüşümde, birlikte ev tutup oturmayı öneriyordu mektubunda.

Bende bir tuhafım o günler. Bir ölçüsüzlük görmüştüm bu öneride. O ara otuz yaşı dönmüşüm. İyi sayılan bir aylığım var. Ne yani, bu çocuk öğrenci hayat koşuluna mı indirmek istiyor beni? Dönüşte yeniden tanıştık. Zaman zaman vapurda, yolda, Sezo’nun (Sezai Karakoç) evinde bürosunda rastlaştıkça konuşurduk, (ama her şeyden)…”

 

Sessiz, içine kapanık ve melankolik bir isimdi Zarifoğlu. O kadar sessizdi ki arkadaşları hasta olduğunu düşünürdü. Ya hastaydı ya da aşık. Hasta ve aşık olmadığını bildiklerine göre onun bu suskunluğu bilgelikten olmalıydı. Bu nedenle Aristo Cahit lakabını takmışlardı ona.

Şiirlerinde Sezai Karakoç ekolünden etkilen Zarifoğlu’nun hayat görüşünü aldığı isim ise Necip Fazıl idi. Kendisi gibi melankolik, kendisi gibi suskun ama bilge bir isim !

Necip Fazıl’ı o kadar çok severdi ki onun evinde kurulan dost meclislerine en önde giderdi.

Bir gün üstad heyecanlı bir şekilde sohbetine devam ederken Cahit Zarifoğlu, sıkılmış gibi olur. Elini ayağını nereye koysa sığmaz ve birden ayağa kalkarak dolaşmaya başlar. Üstadın dikkatini çekmiştir bu durum çünkü dikkatini çektiren o dolaşma aslında dikkatini dağıtmıştır. Nihayet üstadın kütüphanesindeki plaklara gözü dalar Zarifoğlu’nun tam onlardan birini eline alacakken Necip Fazıl seslenir :

“Ya hu burada muhteşem bir konser varken, sen notalarla meşgulsün, Artist!”

Necip Fazıl’ın bu sözü onun üzerine yapışarak ikinci bir lakabın ortaya çıkmasına neden oldu Artist !..

Şairin ilk şiir kitabı İşaret Çocukları idi. İlk şiir kitabı ama yine acı … Tüm birikimini bu kitaba ayıran Zarifoğlu hayatının şoklarından birini daha yaşayacaktı. Kitabın basılması için uğraşan sanatçı bir arkadaşının dayısının yazıhanesine emaneten bırakır birkaç ay sonra almak için gittiğinde ise dayının ısınmak için kitabı sobaya attığını öğrenir. Tüm emeği artık bir avuç küldür !..

Cahit Zarifoğlu Şiirleri
  • İşaret Çocukları (1967)
  • Yedi Güzel Adam (1973)
  • Menziller(1977)
  • Korku ve Yakarış (1986)
Cahit Zarifoğlu Hikayeleri
  • İns (1974)
  • Hikayeler (1976)
Cahit Zarifoğlu Romanları
  • Savaş Ritimleri (1985)
  • Romanlar (1991; Savaş Ritimleri’ni ve yazarın sağlığında yayımlayamadığı Anne romanını içermektedir)
Cahit Zarifoğlu Denemeleri
  • Bir Değirmendir Bu Dünya (1986)
  • Zengin Hayaller Peşinde (1999)
Cahit Zarifoğlu Çocuk Edebiyatı
  • Serçekuş (uzun hikâye, 1983)
  • Ağaçkakanlar (roman, 1983)
  • Katıraslan(uzun hikâye, 1983)
  • Yürek Dede ile Padişah (masal, 1987)
  • Motorlukuş(uzun hikâye, İstanbul 1987)
  • Küçük Şehzade (masal, 1987)
  • Gülücük (şiir, 1989)
  • Kuşların Dili (Mantıku’t-tayr’dan hareketle yazılmış hikâyeler, İstanbul 1989)
  • Ağaç Okul (şiir, 1990)
  • Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk(toplu çocuk kitapları, İstanbul 2006)

Kaynak : TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 44. cildinde, 135-137 numaralı sayfaları – Ensonhaber.com/Biyografi

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Fuat Sezgin Bilim Tarihi Sohbetleri Özet