içinde

YAŞAR KEMAL HAYATI VE ESERLERİ

YAŞAR KEMAL HAYATI

Kürt kökenli romancı, öykü yazarı ve senarist. Osmaniye’de dünyaya geldi (1923). Aslen Vanlıdır. 1. Dünya Savaşı ile birlikte Van’ın Rus işgaline uğraması sonucu ailesi burayı terk ederek Osmaniye’ye yerleşmiştir. Olayı Yaşar Kemal şu şekilde anlatır :

” Babam – anam Doğu Anadolu’dan 1915’te Rus ordusu Van’ı işgal edince oradan bir buçuk yılda Çukurova’ya gelerek bu köye ( Hemite – Gökçedam ) yerleşmişler. Köyde bizimkilerden başka Kürtçe konuşan hiç kimse yoktu. Ben kendimi bildiğimde Kürtçe sadece bizim evin içinde konuşulurdu. Ben doğduğumda babam çok yaşlı, belki elli yaşın üzerindeydi. Anam da çok gençti. On yedi yaşında ! Evde ; babamın bir kardeşi, onun karısı bir de akrabaları bir genç kız vardı. Amcamın karısının bir elini Van’da bir top güllesi alıp götürmüştü. Aile bir bey ailesiydi. Ailemin mensup olduğu Luvan aşiretinin son beyi Gulihan bey, babamın amcasıydı.”

Yaşar Kemal’in hayatı hep zorluklarla mücadele içinde geçmiştir. O henüz üç buçuk yaşında iken halasının kocası kurban kesimi esnasında elindeki bıçağı kaydırmış ve sağ gözünün kör olmasına neden olmuştur.

Daha küçük yaşta karşılaşılabilecek en büyük zorluklarla karşılaşan Yaşar Kemal, üç buçuk yaşında gözünü kaybetmenin acısını yaşarken dört yaşına girdiğinde ise babasını bir cinayete kurban vermiştir. Üstelik beraber ekmek yedikleri evlatlık olarak baktıkları kardeşi tarafından !

Babası Sadık Efendi, savaş nedeniyle Van’dan Çukurova’ya doğru göç ederken Urfa yakınlarında anne ve babasını kaybetmiş bir çocuk görür. Gideceği hiçbir yeri olmayan o çocuğu kendi ailesi de zor durumda olmasına rağmen yanına alır ve birlikte Osmaniye’ye yerleşirler. Evladı gibi o çocuğu büyütmesine rağmen bir gün camide namaz kılarken o çocuk tarafından sırtından hançerleneceğini tabi ki bilmemektedir. Yaşar Kemal bu olayı ise şu şekilde aktarır.

” Babam camide namaz kılarken ben de yanındaydım. Hançerlendiği akşamdan sonra sabaha kadar ‘yüreğim yanıyor’ diye ağladım. Ardından da kekeme oldum. On iki yaşıma kadar zor konuştum. Yalnız türkü söylerken kekemeliğim geçiyordu. Hiç kekelemiyordum. Kitap okurken de okur yazar olduktan sonra hiç kekelemedim. On iki yaşımdan sonra kekemeliğim geçti.”

OKUMA İLE İLK TANIŞMA

Yaşar Kemal, sekiz yaşına gelene kadar okuma ile ilgili hiçbir şey bilmemekteydi. Çünkü ülkenin ve ailenin durumu ortadaydı. Yeni yıkılmış bir ülke ve onun mirası üzerine yükselen yeni bir devlet, savaştan kaçan bir aile ! Ailede okuma yazma bilen kimse olmadığı gibi yaşadığı coğrafyada da okuma yazma bilen kimse yoktu. Bu denenle Yaşar Kemal’in böyle bir şeyden haberi ancak sekiz yaşına geldiğinde olmuştu.

O, köye gelen bir çerçinin köy kadınlarının borcunu bir deftere yazdığını gördü. Bunların yazı olduğunu hayretle öğrendi. Dokuz yaşında iken Adana’nın Burhanlı köyündeki ilk okula giderek üç ay gibi kısa bir dönemde okumayı öğrendi. Ve yazmaya olan aşkı bu andan itibaren başladı.

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Yaşar Kemal, hayat şartlarından dolayı eğitimini hiçbir zaman tamamlama imkanı bulamamıştır. Çalışmak zorunda olduğundan dönem dönem ara verdiği eğitimine nihayet verememiş ancak hayatta karşılaştığı güçlüklerle “hayat okulunu bitirdi” diye nitelenmiştir.

Çerçi’nin borç defterini gördüğünde başlayan yazmaya olan aşkı ilk okulda tanıştığı arkadaşı Aşık Mecit‘in saz ile birlikte şiirler söylemesi, atışması onun aşkını yavaş yavaş şiire ve edebiyata doğru kaydırıyordu.

Annesi ilk başlarda onun şiir söylemesine karşı çıkmıştır. Ancak bir gün bölgenin meşhur eşkıyalarından Zalanınoğlu’nun öldürülmesi üzerine yaktığı ağıtı annesi bile hayranlıkla dinlemiş ve halk şairi olma yolundaki ilk adımı atmıştı.

Yaşar Kemal, ilerleyen yıllarda toplumda birtakım bozukluklar olduğunu fark etti. Ona göre birileri ezilirken birileri yükseliyordu. Bu düşünce yapısıyla ilerlerken Kominizm ile tanıştı. Bu nedenle hapse girdi çıktı ve düşüncelerini daha da pekiştirdi. O artık kendini kominizme adamış ve eserlerinde ezilen halka yer vermeyi bir görev bilmişti. Yani artık toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimsemiştir.

Onun sanatçılığının en önemli noktası ise Çukurova‘dır. Çukurova’nın el değmemiş doğası, toprağı ve ırgatları onun hep gözlem noktası olmuştur. Toplumcu gerçekçi şiir ve sanat anlayışını benimseyen Yaşar Kemal için Çukurova bulunmaz bir bölgedir. Ağalık, ezilen halk , köylülerin cehaleti ve eşkıyalar onun kaleminde önemli bir yer edinmiştir.

Onun bir diğer önemli yanı ise eserlerine destansı/efsanevi bir yön katması olmuştur.

YAŞAR KEMAL ESERLERİ

Yaşar Kemal 40’a yakın eser vermiş olan velud bir yazardır. Değişik edebî türlerdeki bu eserlerin 23’ü roman türündedir. Uzun yıllar gazeteciliği de sürdürdüğünden eserlerinin bir kısmı, gazete-dergi yazılan, folklor derleme ve araştırmalarından oluşmaktadır.

Romanları : 
  • İnce Memed ( 1955 – 1969 – 1984 – 1987 )
  • Teneke ( 1955 )
  • Höyükteki Nar Ağaçı ( 1982 )
  • Ortadirek / Dağın Öte Yüzü 1 ( 1960 )
  • Yer Demir Gök Bakır / Dağın Öte Yüzü 2 ( 1963 )
  • Ölmez Otu / Dağın Öte Yüzü 3 ( 1968 )
  • Demirciler Çarşısı Cinayeti (1974),
  • Yusufçuk Yusuf (1975)
  • Yılanı Öldürseler (1976),
  • Al Gözüm Seyreyle Salih (1976),
  • Kuşlar da Gitti (1978),
  • Deniz Küstü (1978),
  • Yağmurcuk Kuşu (1980),
  • Kale Kapısı (1985)
  • Kanın Sesi (1991),
  • Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana (1997),
  • Karıncanın Su İçtiği (2002),
  • Tanyeri Horozları (2002)
  • Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, 2012
  • Tek Kanatlı Bir Kuş, 2013.
    • Destansı Romanları
      • Üç Anadolu Efsanesi (1967)
      • Ağrı Dağı Efsanesi (1970)
      • Binboğalar Efsanesi (1971)
      • Çakırcalı Efe (1972)
Hikayeleri :
  • Pis Hikaye
  • Bebek
  • Dükkancı
  • Memet İle Memet

Not: Askerlik yıllarında başlayan hikaye yazarlığı 1952 yılında Sarı Sıcak adıyla tek bir kitapta toplanmıştır.

Röportajları :
  • Yanan Ormanlarda Elli Gün (1955),
  • Çukurova Yana Yana (1955),
  • Peri Bacaları (1957) adlarıyla yayımlanmıştır.
  • Bunların hepsini Bu Diyar Baştan Başa (1971) adlı eserinde toplamıştır.
  • 1971’den sonraki röportajlarını Bir Bulut Kaynıyor kitabında toplamıştır.
  • Allahın Askerleri, 1978
  • Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, 2011
  • Çocuklar İnsandır, 2013.

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

ZİNDANDAN MEHMET’E MEKTUP

ÇAKIRCALI MEHMET EFE ÖZETİ