içinde

KARA BİR GÜN – SÜLEYMAN NAZİF

  Kara Bir Gün Serveti Fünun

Servet – i Fünun  dönemi yazarlarınından Süleyman Nazif’in İstanbul’un İtilaf devletleri tarafından işgali üzerine korkusuzca yazdığı yazıdır. Nazif, bu yazı üzerine Malta’ya sürgüne gönderilmiştir. Bu meşhur yazı Hadisat gazetesinde yayınlanmıştır.

Süleyman Nazif , bu yazısı nedeniyle Fransız generaller tarafından kurşuna dizilmek istenmiştir. Ancak nedeni tam olarak bilinmese de generaller bu karardan son anda vazgeçip onu Malta’ya sürgüne göndermişlerdir.

KARA BİR GÜN (Hadisât gazetesi 9 Şubat 1919)

Fransız cenaralinin (generalinin) dün şehrimize vürûdu (gelişi) münasebetiyle bir kısım vatandaşlarımız (azınlıklar) tarafından icra olunan nümayiş Türk’ün ve İslam’ın kalbinde müebbeden kanayacak bir cerihâ (yara) açtı.

Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüzün ve idbârımız (talihsizliğimiz) şevk ve ikbâle münkalib olsa (yerini neşeye ve talihsizliğe bıraksa)yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzün ve teessürü evlâd ve ahfâdımıza (torunlarımıza) nesilden nesile ağlayacak bir miras ter edeceğiz.

Almanya orduları 1871 senesinde Paris’e dahil olarak –Büyük Napolyon’un Neşide-i mütehaccire-i muzafferiyâtı olan (Napolyon’un kazandığı zaferlerin taşlaşmış bir şiiri olan)- Tâk-ı Zafer altından geçerken bile Fransızlar bizim kadar hakaret görmemişti. Ve bizim dün sabah saat dokuzdan on bire kadar hissettiğimiz ye’s ve azabı duymamıştı. Çünkü (Fransız) namını taşıyan her ferd, çünkü yalnız Hristiyanlar değil, Yahudi Fransızlarla Cezâyirli Müslümanlar o matem-i millî karşısında aynı telehhüf ve hicâb (üzüntü ve utanç) ile ağlamış ve kızarmışlardı.

Biz ise mevcûdiyet-i millîye ve lisâniyyelerini bizim ulûv-ı cenâbımıza (gönlümüzün yüceliğine) medyûn (borçlu) olan bir kısım halkın (azınlıkların) hây ü hûy-ı şemâteti (şamata çığlıkları) ile matem-i muazzezimize en acı hakaretlerin birer tokat şeklinde atıldığını gördük. Buna müstehâk değil idik diyemeyiz. Müstehak olmasaydık bu felakete dûçâr olmazdık (uğramazdık).

Her kavmin sehâif-i hayatında (hayat sayfalarında) birçok ikbâl ve idbâr sahifeleri vardır.

Fransa kralı birinci Fransua’yı (Şarl Ken)in mahbesinden kurtarmış ve koca viyana şehrini kerrât ile (birçok kere) sarmış bir ümmetin defter-i mukadderâtında böyle bir satr-ı elîm (çok acı bir satır) de mestûr imiş (yazılıymış).

Her hâl, mütehavvildir (değişir).

Arapların güzel bir sözü var:

‘Isbır feinne’d-dehre lá yesbır’(Sen Sabret. Çünkü nasıl olsa zaman sabretmez), derler.

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

NERGİSİ MÜNŞEATI

SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR ?