Nuri Pakdil – Araf
I
Geliyor üstümüze bir yakup titremesi
değişimin belirtisi şapkanın ironisi
Kutlu öğleüstü ve akşam üstü
özellikle şimdi akşam üstü
Hiç eskimiyor ortadoğuda zaman
çünkü en verimli bir alçı
Dinç vakur sade genç elleri
belirledi açıkça kutsal kitapta bütün kelimeleri
Sözü alıp bindi sağlam at gibi üstüne
ömrümüzün orağı gamı alıp kırdı
Ölümse sabırlı bir hüma kuşu
hannâne direği ölçüledi varoluşu
Denizi bir solukta içtim de
tuz ve toprak kaldı geride
İştahlıyım bağımsızlığa savaşa özgürlüğe
bu ilkeler her ülkede girecek yürürlüğe
II
Konuşma sırası geldi mi bana anne
ortadoğu çocuğu değil miyim anne
düşünüyorum o halde savaşacağım anne
Damarlarım uzadı
ak bir kımıltı kapladı petrol damarlarını
ülkem boru
Savaş benim arkadaşım anne
durmadan mukavemet anıtları dikiyoruz her
santimetre karesine ortadoğunun
Bölünemez ortadoğu
sınır
taşlarıyla
Çoğuz
biz
anne
Çevremde
muştu dağıtan
kesiksiz artan
her çocuk
bir komutan
Parmaklarımız kabardı bir geyik karnı oluverdi
ileride görüyoruz putu kıran ibrahimi
bizi yanına çağıran ibrahimi
Bizi özgür eden
putu kıran özgür eden
hep o ateşte yanmayan güçlü ibrahim
Çoğaldılar
birbirlerine destek olup
daha çoğaldılar
O
sesin
yankısını
betondan sağlam
bastırdılar göğüslerine
yeni bir eylem yüklediler
kelimelerine bile
/gözlerin şiirin ekmeği gibi
geliyor eylemin bitiştiğinde
ey sevdanın has buğdayı/
Damladı yere
bir damla yağmur
bir damla eylem
bir damla yağmur
bir damla eylem
III-A
ahbes a commencé de nouveau à s’enfoncer
dans une fonderie en pierre de l’absurdité
pendant cette année et bien cet été
notamment dans les universités
profondément
rapidement
absolument
et voilà
un crime et chàtiment
– idole se trouver devant vérité
– bien sür impossibilité
III-B
Yani içinde tarihin dolaşıyor bir sarı kedi
yani bir batı kedisi
Kafka dağı ve kamünün sisif efsanesi
önemli değil aşılacak kaf dağı unutma bu sesi
Ve bağdat ve kufe ve trablusgarp ve ürdün
daha dün biraz erzurum biraz maraş biraz istanbul
Kutlu bir el bağlamıştı kentleri birbirine
evreni kaplayan bir iple
Bir sara çarpmışlığı bulaştıysa da
cinler oturup beş taş oynadıysa da
Evreni bir ev yapan bir düşüncenin
çevresinde toplandılar ortadoğu oğulları
Deniz kabardı ve silindi soluğu önünde yiğidin
dağlar geriye geriye çekildi soluğu önünde yiğidin
Değişti at mitralyöze sokaklarında ortadoğunun
ve deve her eve sevinç taşıdı durmadan onurla
IV
Zekâtla hac önderliğinde namazın
başlattılar eylemini çağımızın
Bir mutlu akımla aydınlattılar evleri
parmaklarım sürekli yeni bir devrimi getiriyor
Soluğumuz şandır
güneş devrimci soluğundan daha sıcak değil
Tüm yasalarda yazılı varoluş ayetleri
görüyorum iki bin yıl öncesiyle iki bin yıl sonrasını
Duydum çalışanın kıvançlı sağlam
inançlı yürek sesini toprakta