Menü
içinde

EŞREF-İ MAHLUKATIZ

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Efendimiz Muhammed Mustafa’ya (SAV) âline ve ashabına salat u selam olsun.

“Biz insanları en güzel biçimde yarattık sonra da çevirdik aşağıların aşağısına kattık. Ancak iman edip yararlı işler yapan kimseler başka; Onlar için kesilmez mükafat vardır.”

Allah u Teala Kur’an ı Kerim’de insandan bahsederken ahsen i takvim (en güzel şekilde yaratılmış) olduğuna, eşref i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) olduğuna vurgular yapar. Bazen de insanoğlunun iman edip hayırlı işler yapmadıkça esfel i sâfiline (aşağıların aşağısına) düşeceğinden bahseder.

Dünya hayatı boyunca insan, Allah katındaki yerini ve Allah’a olan yakınlığını yaptığı işlerle değiştirebilir. Yaptığımız işlerde ” hayr mı var şer mi var” diye düşünmemiz gerekir. İnsan ayakkabısını giyerken bile niyetini kontrol edip eğer hayr için giymiyorsa niyetini düzeltmesi, kişinin hayatını hayırlı işlere yönelik yaşadığını gösterir. Eğer insanları güzel ve hayırlı işlere yönlendirecek şekilde hareket ediyorsak ve hayırlı işlere öncülük ediyorsak gerçek mü’minin vasıflarını taşıyoruz demektir. Yaptığımız bu hayırlar bizi Allah’a yaklaştırır.İnsanlar melekler gibi değildir, elbette hata yapabilir. Önemli olan hatalarımızda ısrar etmeyip o hatayı silecek güzel ameller yapmaktır. Bir yalan söyledikten pişmanlık duyup “yalan olmasın, öyle değildi aslında” deyip doğrusunu söylemek insanı yalan söylemekten korur. Arkadaşının kalbini kırdıktan sonra özür dileyip o kişinin gönlünü alan bir kimse bir daha aynı hatayı yapmamak için kurduğu cümlelere dikkat etmeye başlar. Sahabeden Ebu Zer anlatıyor : ” bir gün Allah Rasulü’nün (SAV) yanına gittim. Ona:”Ya Rasulallah ! Bana yapınca cennete yaklaşacağım , cehennemden uzaklaşacağım bir amel öğret”,diye rica ettim. Allah Rasulü (SAV) ” Bir kötülük yaptığın zaman ardından hemen bir iyilik yap. Bunu yaparsan on misli sevap alırsın” buyurdu.

Hz. Peygamber’in buyurduğu gibi her kötü işin ardından bir iyilikle onu hayra çevirmemiz mümkündür. Hiçbir zaman ümitsiz olunmamalıdır. Herkesin yaptığı her kötülükten dolayı ümitsizliğe kapıldığını düşünürsek hiç kimse iyilik yapmamaya başlardı. Ve bir kere kötü iş yapan kişi kötülüğe devam ederdi. Sonuç olarak da kötülükler daha da çoğalırdı. Mesela namazı vaktinde kılamayan mü’min ümitsizliğe kapılıp ” bu  vakit namazımı kılamadım zaten bir sürü borcum var” dememelidir. ” Zararın neresinden dönsem kardır” diye düşünmelidir. Namazını vaktinde kılamadığı için pişmanlık duymalı tövbe etmelidir. Bir sonraki vakitte kılamadığı namazı kaza ederek ,ardından hayırlı bir amel işleyerek gerçekten pişman olduğunu Allah u Teala’ya göstermiş olur.

Nasıl ki bir esnaf dükkanında yangın çıktığında kaçmıyor ” ne kadar malımı kurtarabilirsem kardır” deyip bir taraftan yangını söndürmeye çalışırken bir yandan da sermayesini kurtarmaya çalışıp ümidini kaybetmiyorsa ; mü’min de ümitsizliğe kapılmayıp ameline sahip çıkmalıdır.

Kul,günde en az yirmi kere doğru yoldan çıktığı için beş vakit namazın yirmi rekatında da ” ihdines sıratal mustakim” diye dua eder. Önemli olan da doğru yoldan ayrılmamayı Allah’tan istemek ve bu doğrultuda gayretli olmaktır.

Yorum Bırakın

Exit mobile version