içinde

MAVİ KELEBEK HİKAYESİ – SREBRENİTSA

YUGOSLAVYA’NIN DAĞILIŞI 

II. Dünya Savaşı ile Avrupa’da büyük çatışmaların yaşanması yeni ve Almanya’nın Yugoslavya’yı işgal etmesi özellikle Balkanların bu savaştan yıllar sonrasında bile toparlanamamasına neden olmuştu.

Almanya’nın mağlup olarak savaştan ayrılması ile birlikte Rus güdümüne giren Yugoslavya’da sosyalist rejim egemen olmuş bu da Yugoslav devletinin en önemli unsurlarından olan Arnavut ve Boşnak kökenli müslümanların karanlık günler yaşamasının ilk habercisi olmuştu.

Yugoslavya içindeki etnik unsurlar bakımından adeta bir mozaik konumundaydı. Bu nedenle bir kargaşanın çıkması çok kolay ve kaçınılmazdı.

1989 yılında Sırp kökenli Miloseviç’in başbakanlığa gelmesi ve Rus desteğini alması ile birlikte Sırplar güçlenerek diğer etnik unsurlar üzerinde baskı kurmaya başladı. Bu baskılara karşı boyun eğmeyen etnik unsurlar 1990’lı yılların başından itibaren Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmeye başladı.

Yugoslavya, kısa süre içinde parçalanmaya başlamıştı. Yugoslavya’dan ayrılan ve yeni bir devlet kuran tüm etnik unsurlar hemen Avrupalı devletler tarafından tanınmaya başlanmıştı. Çünkü Avrupalılar II. Dünya Savaşı’ndan güçlenerek çıkan Rusların bu bölgedeki hakimiyetinin kırılmasını istiyorlardı.

Bir bir Yugoslavya’dan ayrılan devletleri tanıyan Avrupalılar ne var ki bu hızı müslüman kökenliler için yapmayacaktı.

Yugoslavya içerisindeki en büyük müslüman grubu ise Boşnaklar ve Kosovalılar oluşturuyordu. Boşnakların da bu karışıklık ortamında bağımsızlıklarını ilan etmesiyle birlikte Yugoslavya tamamen tarih olmuş ancak hiçbir Avrupa ülkesi Bosna Hersek’i tanımaya yanaşmamıştı. Bunun ise gözle görünür tek sebebi müslüman oluşlarıydı.

Yugoslavya’dan kopan etnik unsurlar içerisinde en güçlü konumda ise Sırplar bulunuyordu.

Sırplar hem Miloseviç’in varlığı nedeniyle Rusları yanlarına çekerken hem de Boşnaklar ile yan yana bulunmaları ile Avrupalı devletlerden destek görmeye başlamış ve bir anda Balkanların en gözde devleti haline gelmişti.

SIRP – BOSNA SAVAŞI

Sırbistan’ın Yugoslavya’dan ayrılması ilerleyen süreçte topraklarını genişletme hayalleri kurmasına neden olmuştur. Bu hayalin gerçekleşeceği tek yer ise Bosna topraklarıdır.

Bosna hem topraklarının verimli ve stratejik olması hem de Müslüman nüfusa ev sahipliği yapması bakımından cazip bir konumdaydı. Çünkü Avrupa’nın ortasında müslüman bir ülkenin varlığı diğer ülkeleri tarih boyunca rahatsız etmişti ve Sırpların burayı işgal etmesi herkesi memnun edecekti. Tüm sebeplerle birlikte Sırplar,

Bosna’nın bağımsızlık ilan ettiği 1992 yılında saldırıya geçtiler. Büyük Avrupalı devletlerden her türlü desteği alarak Boşnaklara karşı üstünlük kurarak tüm Bosna sokaklarını işgal etmeye başlamışlardı.

Savaş kurallarının ihlal edilerek başlatılan bu hareket sırasında Bosna ablukaya alınmış insanların komşu ülkelere sığınmaları bile engellenmişti.

SREBRENİTSA KATLİAMI

1992 ile 1995 yılları arasında yaşanan bu işgal girişimi sonunda anlaşıldı ki Sırpların asıl amacı toprak almak değil Avrupa topraklarındaki müslüman Boşnakların yok edilmesini sağlamaktı.

Tüm dünyanın sessiz kaldığı bu olayda binlerde müslüman katledildi. Katliam o kadar büyüktü ki ölenlerin çokluğu nedeniyle Sırplar iş makineleri ile binlerce bölgeye toplu mezarlar kazmışlardı.

Türkiye’nin küçük çabaları ile yavaş yavaş tepki çekmeye başlayan bu katliamı 1995 yılında Sırplar sonlandırmak zorunda kaldı.

Ancak özellikle Srebrenitza’da başta olmak üzere çok büyük yıkımlar gerçekleşmiş 330.000’e yakın insan Sırplar tarafından şehid edilmişti.

MAVİ KELEBEK HİKAYESİ

Katliamın ve işgalin sona ermesi ile birlikte sağ kurtulan Boşnak müslümanlar kaybettikleri yakınlarını bulma çabası içine düşmüşlerdi.

Birçok insan yakınlarının ölü ya da diri olup olmadığını bilmiyordu. Çünkü 2.000.000’a yakın insan ya yer değiştirmiş ya da kaybolmuştu.

Yine de umutlarını yitirmeyen insanlar hayatta oldukları düşüncesiyle yakınlarını aramaya koyuldu. Ancak nereye bakılsa topraktan insan cesetlerinin fışkırırcasına çıktığı görüldü.

Artık birçok insan yakınlarının öldüğüne ikna olmuştu ama hiç değilse mezarlarının belli olmasını istiyorlardı. Bu nedenle herkes nereyi görse kazmaya bir toplu mezar olabileceği düşüncesiyle başlamıştı.

Katliam sırasında Sırplar suçlarını gizlemek için o kadar profesyonel çalışmıştı ki bu toplu mezarları bulmak hiç kolay değildi. Ölülerin gömüldüğü alanlar sanki hiç eşilmemiş gibi tekrar yeşillendirilmişti.

MEZARLIK ÇİÇEĞİ

Sırpların profesyonelce gizlediği mezarlar bir süre sonra mezarlık çiçeği olarak da bilinen misk otu ya da yavşan otu  (Artemisia vulgaris) yetişmeye başlar.

Misk otu ya da yavşan otu ise sadece üzerine mavi kelebeklerin gelip polenlerini aldığı bitkidir.

Bir gün mavi kelebeklerin yoğun olarak bir bölgede beklediğini fark eden Bosnalılar, o bölgede mezar olabileceği düşüncesiyle kazı çalışması yaparlar.Gerçekten de toplu bir mezar olduğunu fark ederler.

Bu gelişmelerden sonra Bosnalılar, mavi kelebek aramaya başlar nerede mavi kelebek varsa orayı kazarlar ve her defasında toplu mezar bulunur . Mavi kelebeklerin üzerine konduğu bitkilere ise ise ölüm çiçeği adını verirler.

Not : Bugün Bosna’da halen 18.000 insan kayıptır. Halen yeni cesedi yeni bulunan maktullerin kimlik tespiti sürmektedir. 

 

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

DEDE KORKUT 3. NÜSHA ÖZELLİKLERİ

ŞAİR EVLENMESİ İNCELEMESİ