Menü
içinde , ,

Jack London Demir Ökçe

Jack London Demir Ökçe

Demir Ökçe Amerikalı yazar Jack London tarafından yeni bir distopya olarak ilk kez 1908’de yayınlandı. Birleşik Devletler’de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle “Modern negatif ütopyalardan en erken”, olanı olarak düşünülür.1

Jack London Demir Ökçe Konusu

Jack London Demir Ökçe konusu itibariyle K. Marx’ın sosyalist düşüncelerini ele almakta kapitalizme derin bir eleştiri sunarken sosyalist propagandası yapmaktadır. Jack London Demir Ökçe ‘yi önemli kılan en önemli yanı ise Marx’ın eserlerinin Amerika’ya girişinin yasak olduğu bir dönemde benzer konuları ele almış olmasıdır.

Dünyada çok büyük bir okur kitlesinin ilgisini kazanmış olan büyük yazar Jack London, varsayımlar üzerine kurduğu ünlü romanı Demir Ökçe’yle işçi sınıfı yazınında haklı bir yer almıştır. Marx’ın yapıtlarının çoğunun Amerika’da yayımlanmadığı bir dönemde (1906), işçi hareketlerinin doğuşuyla birlikte kitlelerin bir işçi sınıfı yazarı arayışına yanıt veren tek yazar Jack London olmuştur.

İşci sınıfı yazını, işçi hareketinin gücünün bir ölçüsü, bir ifadesi olacak biçimde gelişebilir ancak; bu noktadan bakıldıkça, o dönem Amerika’sında ancak işçi sınıfının gelişen bilincini yansıtan ürünlerin ortaya konması beklenebilirdi; İşte, Jack London’ın ölmezliğinde büyük payı olan ‘Demir Ökçe’, bu gereksinmeyi doyurmakla toplumcuların ilgisini ayakta tutmayı başarmıştır.

Demir Ökçe’nin bugün bile bir toplumcu roman niteliğini koruması, yazarın kapitalizme yönelttiği ağır eleştirilerden kaynaklanmaktadır. Kapitalist sistemin savunucuları, romanın kahramanı Ernest Everhard’ın acımasız eleştirileriyle aşağılanmakta, toplumun en güçlü, en zengin kişilerine yani yönetici sınıfa ağır bir dille hakaret edilmektedir.

Bedensel gücü, bilgisi, ileri görüşlülüğü ve yürekliliği ile örnek bir devrimci olarak idealize edilen Everhard, yazarın kızı Joan London’ın sözleriyle, “…Jack London’ın olmak istediği devrimci tipidir.”

Marx’ın yapıtları Demir Ökçe’nin yazıldığı 1906 yılında İngilizceye çevrilmiş olsaydı, Jack London kapitalist toplumdaki ikilemi sergilemekle kalmaz, artıdeğer ve üretim – fazlası konularında daha doğru çözümlemeler getirebilirdi kuşkusuz. Yazarın gözler önüne serdiği bu savaş, daha çok bireysel güçler arasında gelişmektedir. Romanda doğa – üstü bir varlık, bir “sarışın canavar” olarak betimlenen Everhard’ın çevresi, yazarın geleneğine uygun olarak, İdealize edilmiş kişilerle doludur. Ancak bunlar, yukarıda sözünü ettiğimiz gereksinmeyi karşılamaktan, ilgiyi kazanmaktan ırak tutmamıştır Demir Ökçe’yi. Aynı ilgi, günümüzde de sürmektedir.

Demir Ökçe’nin ünü, Jack London’ın ölümünden sonra, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında yönetici sınıfların tüm güçlerini ortaklaşmacılığa karşı kullandırmaya başladığında büyümüş ve bu ün, günümüze dek korunmuştur. Bukharin’in toplumcu kitaplar listesine aldığı, yazarı Amerikalı olan tek kitap, Demir Ökçe’dir.

Exit mobile version