Menü
içinde ,

Fırtına ve Kar Şiiri Orhan Seyfi Orhon

Enis Behiç’e

Fırtına ve Kar Şiiri Orhan Seydi Orhon

Fırtına ve Kar Şiiri Orhan Seyfi Orhon’un Osmanlı Türkçesi orijinal eserinden transkript edilmiştir. Katkılarından dolayı sevgili eşim Amine Şeyda TAÇLI’ya teşekkür ederim. Eserin Orijinal nüshası archive.org üzerinden elde edilmiştir.

Fırtına

Kudurmuşsan denizden intikam al !
Ufuklardan zalâm al !
Ağaçlar yık, bulutlar çak çak et !
Bütün dünyayı istersen helak et !
Fakat, yalnız
Benim sessiz ve ıssız
Şu hücremden çekil, hülyamı bozma !
Benim rüyamı bozma !
Nedir tehevvürün ey bad,
Bu bitmeyen feryad,
Bu saihalar, bu giriv ?
Ey dev,
Kudurmuşsan denizden intikam al !
Ufuklardan zalâm al !
Kırılsın çıldıran darbenden emvac,
Bütün sahiller olsun mahv u tarac !..
Benim yalnız uzaklaş meskenimden,
Çekil, git revzenimden !
Ey Serseri Çekil !
Ruhumda münfail
Bir şey var… Ah, Sükun isterim, Sükun !
Mecnun
Kudurmuşsan denizden intikam al !
Ufuklardan zalâm al !
Büyük kuşlar, uzak dağlarda kalsın Aşiyansız,
Semalar Kehkeşansız !
Göklerde yanan Nücum sönsün !
Göster yeni bir hücum, sönsün
Mehtap köpüklü dalgalarda !..
Ruhunda bir intikam var da
Bitmezse bu çarpınışla ey bad,
Beyhude ! Önümde etme feryad;
Dağlar, kayalarla git kuçaklaş !
Fakat yalnız benim sessiz muhitimden uzaklaş !
Bırak, yansın şu sakin hücremin solgun şua’r;
Bırak, kalsın şu mahzun iltimai (parıldamak) !

Kar

Dışarıda yorgun adımlar… Çalındı sonra kapım;
“Acep gelen bu zaman kim ?” dedim gidip açtım.
Görünce kalbimi oynattı bir küçük lerziş:
Garip çehreli a’sar – dide (asırlar görmüş) bir derviş !
Elinde buzdan asa koltuğunda bir ney var;
Omuzlarında uzun, bembeyaz uzun saçlar…

  • Ne var, dedim, nereden geldin ihtiyar, ne adın ?
    Neden bu korkulu yollarda böyle geç kaldın ?
  • Uzak, uzak… dedi, Meçhul uzak ufuklardan…
    Sürüklüyor beni ruhumda duyduğum hicran !
    Kutupların geçerek müncemid denizlerini,
    Ümidimin aradım her tarafta izlerini,
    Yabancı yolların üstünde ağladım, koştum;
    Baharın aşığıyım “kış”tır ismim ey dostum !
  • Sana meş’um (kötü – uğursuz) bir haber derviş,
    Sevgilin gitti çok zaman evvel !
    Belli yorgunsun ihtiyar bana gel
    Misafir ol bu gece !
    Çıldıran fırtınayla gittikçe
    Dışarıda sanki karanlıkta artıyor, müthiş !
    Belki hücremde muzdarip ruhum
    Bulacaktır biraz huzur ve sükun…
    Odamda bir köşenin gölgesinde gizlendi.
    Odamda her yere kasvetli bir sükut indi.
    Geçti sessizce bir zaman aradan…
    Dedim ki : matemi, hicranı bi-nihaye olan
    Bu aşkın istiyorum anlamak fesanesi (efsane),
    Dinlemek nayının teranesini !
    Terennüm etmeyi arzu eder misin dostum ?
    Seni ruhumla işte dinliyorum :
Exit mobile version