İnsanoğlu çağlar boyunca hep kendinden daha üstün bir varlığın olduğuna inanmıştır. Bunu bazen gökyüzünde aramış, bazen kendisini ısıtan güneşte aramış bazen de doğadaki herhangi bir nesneye bu anlamı yükleyerek onu yüceltmiştir.
İnsanoğlunun bu üstün varlık arayışı aslında kendi acziyetini bilmesinden kaynaklanır. Çünkü farkındadır insanoğlu kabiliyetlerinin sınırlı olduğunun. Bu üstün varlık arayışı ve birtakım nesneleri yüceltme çabası çok eski zamanlarda doğada bulunan nesnelere yönelikken sonraları insanlara dönmüştür. Aslında kendi gibi olan insanlara…
Şaman adı verilen büyücüler ortaya çıkarak bu üstünlüğün kendilerinde olduğunu iddia etmiş ve yüzlerce yıl insanları kendilerine bağlamışlardır. Çünkü başta da dediğimiz gibi insanoğlu her dönem kendinden daha üstün birini aramış, onu sığınacak bir liman gibi görmüştür.
Uzak Doğu toplumlarının birçoğunda olduğu gibi Orta Asya’da yaşadığı dönemlerde yani İslamiyetten önceki Türklerde de şamanizm çok fazla gelişmiş ve zamanla şaman, kam ya da baksı adıyla anılan bu büyücüler bir din adamı gibi karşılanmıştır.
Türklerin İslamiyeti kabul etmesiyle birlikte şamanizm inancı tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştır almaya ancak birtakım alışkanlıkları terk etmek çok da kolay olmamıştır. Mesela Doğu Anadolu’nun bazı yörelerinde kurban kesimi için dağlık alanlara çıkılması islamiyet öncesi Türklerdeki dağ kültüyle doğru orantılıdır. Dağ için kurban veren Türkler İslamiyetten sonra Allah için kestikleri kurbanları da yine dağa çıkmak yoluyla yapmışlardır. Yani din değişse de bazı alışkanlıklar devam etmiştir.
Dede Korkut HikayeleriDede Korkut Hikayeleri ise Türklerin İslamiyeti yeni kabul ettiği bir dönemde yazılmıştır. Zaten bu hikayelere bakıldığında hem eski yaşam tarzının hem de islamiyetle birlikte gelen yeni yaşam tarzının karışık şekilde yer aldığı görülür. İşte bu hikayelerde yer alan Dede Korkut’un hikayelerdeki rolü tüm bu bahsi geçen sebeplerden dolayı çok önemlidir.
Her bir hikayede kahramanımız bir zorlukla karşılaşır, bir şekilde bu zorlukları yenmek için mücadele ederken Dede Korkut devreye girer ve bilge kişiliğini konuşturarak kahramanı yönlendirir. Dede Korkut kahramanı yönlendirirken öğüt niteliğindeki toplumsal mesajı da vererek nesillere yol göstericilik yapar.
Dede Korkut belki de yukarıda bahsettiğimiz şamanizm inancının islami devirdeki bir tezahürü olabilir. Ancak şamanlık vasfı kalmamıştır çünkü yeni dinde bunun yeri yoktur. Ama Eski Türklerde bilinmektedir ki Türkler dara düştüklerinde bir çıkmaza girdiklerinde şamandan medet ummuş ondan bir çıkış yolu bulmasını istemişlerdir. Bu açıdan bakıldığında Dede Korkut’un da yaptığı aslında odur.
Dede Korkut tabi ki sadece şamanizm ile sınırlandırılamayacak kadar büyük bilge bir kişiliktir. Dede Korkut’un Hikayelerdeki rolü o kadar fazladır ki kahramanlarımız yeni doğan çocuklarına isim dahi vermezler. Dede Korkut’a götürürler ve Dede Korkut onlardan bir kahramanlık yapmalarını bekler. O ana kadar isim vermez. İsimsiz olan o birey kahramanlığını gösterene kadar Adsız olarak nitelendirilir. Ta ki kahramanlığını gösterene kadar. Boğa ile güreşte boğayı yenerse işte o zaman Boğaç olur kahraman….
Tüm bu sebepler toplu olarak değerlendirildiğinde hem üstün bir varlık arayışı, hem korku esnasında sığınacak bir kapı olarak görülmesi hem de bilge kişiliği nedeniyle Dede Korkut’un hikayelerdeki rolü çok önemli ve çeşitlidir.