DEDE KORKUT 3. NÜSHA
Bilindiği gibi 25 Nisan’da Bayburt Üniversitesinde gerçekleştirilen “Dede Korkut” konulu sempozyumda Prof. Dr. Metin Ekici , tüm Türk dünyasının en önemli buluşlarından biri olan Dede Korkut 3. nüshanın bulunduğunu açıklamıştı.
Dede Korkut hikayelerinin günümüze ulaşan sadece 2 adet nüshası mevcuttu. Maalesef bu nüshalar Avrupalılarca çalınarak yurt dışına götürülmüştü. Yani bize ait destansı bir hikayenin bizde örneği bulunmamaktaydı.
Var olan nüshalardan ilki İtalya – Vatikan’da yer alırken diğeri ise Almanya Dresden kütüphanesinde bulunmaktaydı.
Eser dönemin Türk boyları hakkında verdiği bilgiler, Türklerin düşmanlarıyla yaptığı mücadeleler ve Türk töresi hakkında vermiş olduğu bilgiler nedeniyle çok önemli bir yere sahipken sadece Vatikan ve Dresden nüshalarının günümüze ulaşması onu daha da önemli hale getiriyordu.
DEDE KORKUT 3. NÜSHA VE 13. HİKAYE
Tüm bu özellikleri ile Türk edebiyatı ve tarihi açısından paha biçilemez bir eser olan Dede Korkut hikayelerinin yeni bir nüshanın bulunması bu hikayeler hakkında bilinen birçok şeyin değişmesine neden olmuştur. Bunlardan ilki hikayelerin yazıya geçiriliş tarihi ile alakalıdır.
- Bu güne kadar Dede Korkut hikayelerinin 14. – 15. yüzyıllar arasında yazıya geçirildiği düşünülürken bu yeni buluşla birlikte çok daha önceleri yazıya geçirildiği bulunmuş oldu. Eldeki yeni nüshanın yazıya geçiriliş tarihi Prof. Dr. Metin Ekici tarafından 13. yüzyıl olarak açıklandı.
- Dede Korkut 3. nüshanın kültürümüze ve edebiyatımıza kazandırdığı bir diğer önemli yenilik ise 13. hikayeyi de içinde barındırmasıdır. Daha önce elde var olan Vatikan ve Dresden nüshalarının 12 hikayeden oluştuğu bilinmekteydi. Bu yeni buluşun içinde 13. hikayenin olması onun en önemli nüsha olmasını da sağlamıştır ki artık bu nüsha Türklerin elindedir.
- Dede Korkut 3. nüshası Türkistan bölgesindeki yerli halk tarafından günümüze kadar korunmuş ve Metin Ekici tarafından Türkistan bölgesinde yapılan araştırmalar sonucu gün ışığına çıkarılmıştır.
Metin Ekici, bu yeni nüshaya Türkistan Nüshası adının verildiğini duyurmuştur.
SALUR KAZAN’IN EJDERHAYI ÖLDÜRDÜĞÜ BOY
Dede Korkut Türkistan nüshası 13. hikayede Salur Kazan’ın Ejderha’yı öldürdüğü boy anlatılmaktadır. Hikayenin bu özelliği onun bir kez daha destandan hikayeciliğe geçiş ‘in ilk örneği olduğunu gösterir. Çünkü Dede Korkut hikayesi içindeki olağanüstülükler nedeniyle hem destana hem de gerçek hayatı ve gerçek kişilere yer vermesi nedeniyle hikayeye benzer. 13. hikayede de ejderhaya yer vermesi onun bu özelliğini pekiştirir.
“Ejderha” Türk kültüründe pek yer almayan daha çok Çin – Japon gibi uzak doğu kültüründe yer alan hayali olağanüstü bir yaratıktır. Türklerin İslamiyet öncesinde özellikle Çinlilerle kurmuş olduğu yakın ilişkiler nedeniyle bizim kültürümüze ejderhanın geçmiş olabileceği düşünülür ancak burada asıl önemli olan İslamiyet’in benimsenmesi, Orta Asya’dan göç edilmesi gibi yüzyıllar süren olaylardan sonra bile Türklerin eski kültürel özelliklerini koruduğunun göstergesidir. Başka bir deyişle Çin gibi uzak doğu kültürünün etkisinin Türklerde hâlâ devam ettiğinin göstergesidir.