Menü
içinde

Azra Kohen Gör Beni – İki Devrin Hikayesi

Azra Kohen’in 1930’lu yılların Türkiyesinin ele alındığı bir romandır. Azra Kohen roman için “Selim’in ikileminde ilerleyeceğiz.” der. Roman Dudu,İlmiye ve Ülkü karakterleri etrafında gelişir.

Önsöz

Bu kitap, bu topraklarda yaşayan herkes için yazıldı!

Milyarlarca insan, milyarlarca düşünce, his, duygu, inanış, fikir, acı, haz, yaşanmışlık… Milyarlarca hal her gün birbiriyle iç içe geçerek, çarpışarak, bölünerek, artarak, azalarak, birikerek, değişerek, ne olursa olsun daima birbirini etkileyerek bir deseni oluşturur gibi var ediyor ortak bilincimizi…

Yaşanmışlıklarımız ortak bilinçte birikiyor ve bu birikim, insan oğlunun varlığının özünü oluşturuyor.

Sen kardeşim, işte bu ortak bilinçte bir zerresin, aynı benim gibi. BİZİM gibi.

Hissettiğin her şey, yapmayı seçtiğin her davranış, tutmayı seçtiğin her taraf, girmeyi seçtiğin her kavga ve emek verdiğin her barış insanlığı etkiliyor, şekillendiriyor. Çünkü yüce ortak bilinç, bizim gibi milyarlarca zerreden oluşuyor.

Yaşamı etkilemek, bu gezegeni her bir can için daha yaşanır kılmak ister misin?

O zaman BİZİ hatırla.

Sadece bir zerre olduğunu unutmadan, hayatla savaşmayı bırak ve yaşama sahip çık.

Kimin yaşamı olduğunu ölçmeden, bedenlenmiş her canın Allah’a ait olduğunu anlayarak, cana değer biçmenin bu gezegendeki en şeytani şey olduğunu fark ederek ve sonucu ne olursa olsun elinden geleni yapmaktan vazgeçmeden, sakince, anlayarak yaşama sahip çık!

Ve asla unutma, BİZ zaferden değil, seferden sorumluyuz.

Sonucu ne olursa olsun sen sadece yaşamı korumak için gösterdiğin çaba kadar insansın ve işte, insanlığın ölçümü için buradasın.

Yaşamın askeri olmak, ağaca, hayvana, çocuğa ve özellikle de senden çok farklı olanlara sahip çıkmak için tasarlandın.

İlk insan bu gezegende var olduğundan beri buradasın!

Tarihin bilinen en eski dillerini bu topraklarda çeşit çeşit konuşuyor, atalarımızın genlerinden hücre hücre bedenimize aktarılmış yaşanmışlıklarda köklenen o yüce birlik duygusunu her birimiz, istisnasız her birimiz, tüm kırgınlığımıza, bunca manipülasyona, uğradığımız haksızlığa, hayal kırıklıklarımıza rağmen hissediyoruz.

İnkar etsek de ihtiyaç duyuyoruz.

Çünkü o birlik duygusu, BİZim doğduğumuz yer.

Anavatanına dönmeye, unutturulmaya çalışan BİZİ hatırlamaya hazır mısın?

Doğurduğum cennet; bedenimize yüklenmiş bilgiler düşüncelere, duygularımızsa alışkanlıklara dönüşürken kayboluyoruz hayatın içinde.

Yaşadığımız her anın bize bir şey öğretmek için dizayn edildiğini; her acının derin bir anlamı olduğunu, her haksızlığın fark edişte bir adım olduğunu ve hayatın, uğradığımız haksızlıklarla bizi denediğini, yaklaştığımız yanlış kişilerle bize nice bilgiler yüklediğini, hayal kırıklıklarında bizi eğittiğini bil.

Her an yaptığımız seçimlerle, dönüşme olasılığımız olan yüzlerce farklı kişiden birine varacağımızı, seçimlerimizin önemini kimse büyürken söylemez bize. Çünkü bu gezegende, yaşam, potansiyelin keşfine değil, tüketime adanmış durumda, şimdilik.

Tükenme oğlum! Sahte olan her şeyden uzak dur, özellikle de insansılardan. Seni birilerine dönüştürmelerine izin verme! Kendini seç. Her seçimde iki şartın olsun: Potansiyeline hizmet etsin seçeneğin ve yaşamın yanında olsun her seçimin. Hayata katkın olsun.

Duygu koleksiyoncusu bir anne olarak seni bir sürü şey yapman için zorlamamın nedenlerini, senden çaldığım her zamanı bu kitaplara koyduğumu ve ne olursa olsun şu sorunun cevabını unutma:

Benim birinci görevim ne? Daima bil. Hisset. Affet. Keşfet. Kendine varmak için buradasın, gerisi illüzyon.

Kelimelerin kalabalığa dönüştüğü bir duyguda, minnetin güneş gibi doğduğu bir ruh ikliminde, anlamları benim için vazgeçilmez olan değerlilerime, eşime, Natime, Futuma, Zelişime, Ebruma, aileme, değerli Everest Yayınları’na ve kalbimdeki ritmin efendisi olan, en çok da BİZ’e teşekkür ederim.

Her an kalbimde, zihnimde kıymetinizi bilip daha da değerlendirmek için emek verme görevimi unutmayacağım. Varlığınız varlığıma armağandır.

“Acizler için imkansız; korkaklar için inanılamaz gözüken şeyler, kahramanlar için idealdir.” M. K. Atatürk

Bu kitaptaki karakterler, tarihteki gerçek kişileri yansıtsalar da, tarihin farklı kesimlerinde yaşanmışlıklar, anlamlara hizmet edebilmesi için, hikaye içinde zaman kaymasına uğramıştır.

Hayatın meşguliyeti içinde, zaten yeterince yorgun olan zihninizi hikayenin zaman çizelgesinde hatalar aramak için boşuna meşgul etmeyiniz.

Öykü anlayışı kronolojik değildir. Şekilde kusur aramak yerine, içerikteki anlamı fark etmeye odaklanmanız dileğiyle… hayata katkısı olsun! — Akilah Azra Kohen

Yorum Bırakın

Exit mobile version