Akıllı Hans Etkisi
Almanya’da bir lisede Matematik öğretmeni olan Wilhelm von Osten, Matematikçi olmasından dolayı atının bazı hareketlerinin aritmetikle alakalı olduğunu fark eder ve ona akıllı hans etkisi adını vererek atını eğitmeye başlar.. Atını eğitime tabi tutmayı amaçlayan Osten, ilk başlarda ona evet – hayır demeyi öğretir. Atın kafasını bir kez sallaması evet , sürekli olarak sağa sollaması ise hayır anlamına gelmektedir.
Evet – Hayır ifadelerini başarıyla öğreten Osten, daha sonra bir aşama daha ileri giderek atına basit matematiksel işlemler öğretmeyi amaçlar. Sırasıyla toplama – çıkarma öğrettikten sonra çarpma ve bölme işlemlerini de öğretmeyi başarır. At sorulan sorulara cevabı toynağı ile göstererek verir. Her defasında ise başarıya ulaşır.
Bunun üzerine Osten, Almancayı da öğretmeye karar verir. Hans, “eğer ayın sekizinci günü Salıya isabet ederse, bir sonraki cuma ayın kaçıncı günü olur?” gibi sorulara yine toynağını vurarak cevap verir.
Atın bu işlemleri yaptığına başta kimse inanmasa da kısa süre de ünü tüm Almanya’ya yayılır. Tüm Almanya’da gösteriler düzenleyen Osten ve Akıllı Hans, kısa sürede çevre ülkelerde de tanınır.
Hans Komisyonu ve Araştırmalar
Akıllı Hans’ın ünü arttıkça bilim dünyası durumu açıklayamaz. Osten’in bir hile yaptığı düşünülür. Bunun üzerine Hans komisyonu kurulur. Komisyon, Hans’ın hareketlerini ve sorulara verdiği cevapları incelerken hiçbir hile olmadığı tespit eder. Bunun üzerine Oskar Pfungst adındaki bir felsefeci Hans’ı araştırmaya devam eder.
Akıllı Hans’ı sıkı bir şekilde izlemeye alan Oskar Pfungst, atın aslında zihinsel işlemleri yapmadığını fark eder. Hans aslında kendisini izleyen insanların küçük tepkilerinden yola çıkarak onların üzerinde yoğunlaştığı cevaba yönelmektedir. Atın bakıcısı dahi bu durumun farkında değildir.
Aslında matematiksel işlemlerde tüm insanlar atın doğru cevabı verip veremeyeceğini merak ederken yaptıkları tek şey dikkatlerini doğru cevaba yönlendirmek olduğundan bunu sezen at da toynağı ile o cevabı göstermektedir.
Oskar Pfungst ;
- Hans’ı bakıcısından ve seyircilerden yalıtarak ipucu almasını önlemek.
- Soruları bakıcı dışındaki kişilerin sormasını sağlamak.
- Atın gözlerini bağlayarak soru soranı görmesini önlemek.
- Soru soranın cevabı bilip bilmemesi durumunu kontrollü olarak değiştirmek.
gibi yöntemlerle atın bu şekilde doğru cevabı ulaştığını kanıtlar.
Bir başka testte ise atın sezgi ile cevap verdiği ortaya çıktı. Eğer soruyu soran kişi doğru cevabı biliyorsa Hans da %89 oranında doğru cevap veriyordu. Eğer soruyu soran kişi doğru cevabı bilmiyorsa atın doğruyu bilme ihtimali %6 ‘ ya düşüyordu.1