Ahmet Haşim Karanfil Şiiri Tahlili (Açıklaması)
Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil
Rûhum acısından bunu bildi
Düştükçe vurulmuş gibi yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervâne kesildi.
Ahmet Haşim Karanfil Şiiri Tahlili
Ahmet Haşim edebiyatımızda sembolizm ve empresyonizm akımlarının en önemli ismidir. Etkisi altında olduğu bu akımlardan dolayı şiirlerinde anlam kapalıdır. Bu durumu kendisi “Şiir söz ile musikî arasında sözden çok musikîye yakın olmalıdır” cümlesiyle dile getirmektedir. Yani onun şiirinde sözden (anlam) önce musikî ahenk gelmektedir.
Haşim’in şiirlerinde kapalı olan anlamın açılması ya da tahlil edilmesi için ruhunu bilmek, anlamak gelir. Ruhu ruh yapan asıl dönemler ise her insanda olduğu gibi çocukluk yıllarında yatar. Ahmet Haşim’in çocuk yaşta annesini kaybetmesi ve o esnada kızıla çalan akşam üzeri saatlerinin yaşanması sanatçıda bu renk tonlarına karşı bir hassasiyet geliştirmiştir. Hemen hemen her şiirinde gördüğümüz kızıl, turuncu, kırmızı gibi renkler karanfil şiirinde de kendini göstermektedir.
Divan Edebiyatında Pervane ve Mum Aşkı
Karanfil şiirinin teması karşılıksız aşk ya da vuslatın olamayacağı bir aşktır. Esasen aşk denilen olayda vuslata yer olmamasından ikinci durum daha ağır basar. Kerem ile Aslı hikayesinde olduğu gibi Kerem’in Aslı’ya kavuştuğu anda kül oluş metaforu yani kavuşunca yok oluşu Divan edebiyatında Pervane’nin aşık olduğu mum ışığına kavuşmak için her bir daire çizişinde ve her bir dairesel uçuşun sonunda aleve yaklaşarak kanadını kaptırması olayında da bu yok oluş ifade edilir.
Ahmet Haşim’in Karanfil şiiri tahlili nde de bu durumu görürüz. Bu şiirin ilk iki dizesi ile son iki dizesini aslında birlikte değerlendirmek gerekir.
“Yarin dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil“ dizelerinde şair ne demek istediğini sanki son iki dizeye saklamış ve “Kızgın kokusundan kelebekler, Gönlüm ona pervane kesildi” ifadeleriyle adeta açık etmiştir.
Mum alevi olan bir nesnedir ve bu nesne her yanışında kenarından sıcacık bir şekilde mumunu akıtır. Damla yani katre şeklinde. Bu ifade şiirin en orijinal yanlarından birini oluşturur. Şair bir katre alevdir derken su ve alevi yan yana getirmiştir ki bu bahsi geçen erimiş mumdan başkası olamaz. Zaten divan edebiyatındaki pervane (kelebek) – mum aşkına atıfta bulunması da bu durumu doğrular.
“Düştükçe vurulmuş gibi yer yer” ifadeleri de mumun her bir damlasının etrafa ya da insan eline damlaması ifade edilmiş olsa gerek ki bu durumda tatlı bir acı duyulmasını sağlar.
Şairin karanfil sembolüne yer vermesi de aslında bu tatlı acı ile alakalıdır. Çünkü karanfil bitkisi de hafif bir acı tat ile ferahlık etkisini bir arada sunmaktadır.
Haşim Hakkında Son Söz
Bir şairin şiirinde tam olarak ne demek istediğini kendisinden başka hiç kimse tam olarak bilemez. Üstelik bu Ahmet Haşim gibi anlam kapalılığını savunan bir şiir ise yapılan yorumların hiçbiri tahminden öteye geçemez. Belki de Haşim bu şiirini sevgiliyi düşünürken devrin en modern aydınlatma aracı olan mumun önünde yazmıştır. Belki de mum dikkatini celp ettiğinde Divan edebiyatındaki mazmunlar zihninde canlanmıştır.
Onun, annesinin ölümü esnasında gökyüzünü kaplayan kızıl tonlardan dolayı sarı-turuncu, kırmızı ve kızıla olan düşkünlüğü de mum ve onun alevine dikkat kesilmesini sağlamış olabilir. Belki de şair bambaşka şeyleri anlatmak istemiştir.