Menü
içinde ,

Ahmet Haşim hangi akım temsilcisidir ?

Ahmet Haşim hangi akım temsilcisidir ?

Ahmet Haşim Servet – i Fünun edebiyatının kurulduğu ve popüler olduğunu bir dönemde 1887 tarihinde Bağdat’ta dünyaya gelmiştir.1 Hem doğduğu topraklar hem de dönemin edebi dili nedeniyle şiirlerinde Arapça ve Farsça tamlamalara sık yer vermiştir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş olması ve buhranlı bir kişiliğe sahip olması onu içe kapanık biri haline getirmiş ve bu da Ahmet Haşim’in sembolizm akımını ve nihayetinde empresyonizm akımını benimsemesine neden olmuştur.

Ahmet Haşim Hangi Akım

Ahmet Haşim Hangi Akım

Ahmet Haşim hangi akım temsilcisi olduğunu Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar adlı eserinde “Şiir, söz ile musiki arasında sözden çok musikiye yakındır” sözleriyle ifade eder. Bu da Ahmet Haşim’in apaçık bir şekilde sembolizm akımını benimsediğini gösterir. Çünkü sembolizm akımının en önemli özelliklerinden birisi ahenge ve musikiye olan yatkınlığıdır. Haşim’in bu sözleri bu akımı benimsediğini gösterdiği gibi şiirlerinde kullandığı birçok kavramda sembol niteliği taşır.

Sembolizm

Haşim’in iç bunalım yaşaması ve annesini bir akşam üstü kaybetmesi onu derinden etkilemiştir. Haşim, bu bunalımı hemen her şiirinde semboller yardımıyla dile getirir. Şiirlerinden anlaşıldığı üzere her akşam üzeri güneşin batmak üzere olduğu ve havanın kızıllaştığı anlarda aynı duyguları yaşar. Belli ki şair bu anı yaşamak istemez. Bunun için gündüzleri uyuyarak geçirir ve geceleri daha çok vakit geçirir.

Ahmet Haşim’in gündüzden çok gece yaşaması da şiirini bütünüyle etkilemiştir. Çünkü gece tüm kainatın uyuduğu sükût‘un hakim olduğu bir andır. Bu anlarda uyku yerine uyanıklığı tercih eden bir insanın iç muhasebe yapmaması neredeyse imkansızdır. Diğer insanlarla temasa girip sosyalleşmek yerine geceleri kendisi ile muhabbet eden bir insanın bu bohem hayatı karanlık bir dünyada yaşamasına neden olurken iç dünyasının aydınlanmasını da sağlayabilir ki bu kişiye sanatçı denir.

Edebiyatımızdaki birçok şairde bu bohem hayat vardır. Tanpınar’dan Necip Fazıl’a Necip Fazıl’dan Yahya Kemal’e kadar tanınmış, büyük şairler bu iç muhasebeyi yapmışlardır. Birçoğu da şiirde kapalılığa doğru kaymıştır. Ahmet Haşim’de de durup tam anlamıyla bu şekilde meydana gelmiştir. Onun için şiirde anlam kapalı olmalıdır. Çünkü insan istese de ruh halini, iç dünyasını somut bir şekilde ortaya koyamaz. Çünkü ruhun kendisi soyuttur. Bu soyut kavramlar sadece semboller yardımıyla somutlaştırılabilir ki o duyguyu en çok da musiki anlatabilir.

Ahmet Haşim Merdiven Şiiri ‘nde yaşadığı ruh halini semboller yardımıyla çok güzel bir şekilde ifade etmiştir. Yine Bir Günün Sonunda Arzu şiirindeki “Akşam, yine akşam, yine akşam” dizeleriyle iç bunalımını dışa başarıyla vurmuştur.

Exit mobile version