Ahmed i Hani Kimdir ?
Ahmed-i Hani, miladi 1651 yılına denk gelen hicri takvimin 1061 yılında Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde dünyaya gelmiştir. Değerli sanatçı, “Nubihara Biçukan” adlı eserinde doğum tarihini şu şekilde ifade etmiştir:
Lewra ku dema ji xeybe fek bu
Tarix hezar u şest u yek bu
Türkçesi :
Çünkü o gayb aleminden ayrıldığında
Tarih bin altmış bir idi
Hakkari asıllı olan Hani ailesi, 16. yüzyılda Hakkari yöresinden önce Van’a, oradan da Ağrı’nın ilçesi Doğubeyazıt’a göç etmiştir. Kürt sanatçı Ahmed-i Hani, babası Molla İlyas’ı kaybettikten sonra abisi Molla Kasım’ın yanında medrese eğitimi almaya başlamıştır. Ulaşılan bilgilere göre, Ahmed-i Hani, Ahlat, Urfa ve Bitlis’te medrese eğitimi almıştır. Sonrasında Doğubeyazıt’a geri dönmüş oradan da CİZRE‘ye gitmiştir.
Ahmed i Hani Edebi Kişiliği
Ahmed-i Hani, bir medrese bilgini olmasının yanında, aynı zamanda bir mutasavvıftır. “Mem u Zin” adlı eserinde ve şiirlerinde bunun yansımaları görülür. Feqiye Teyran, Melaye Ciziri ve Melaye Bateyi gibi klasik Kürt şairleri tasavvufi düşünceye sahip olsalar da onların hangi tarikata bağlı olduklarını bilemiyoruz. Ahmed-i Hani’ye gelince o hem tasavvufi düşünceye sahiptir hem de Nakşibendi tarikatına bağlıdır.
Hani, Melaye Ciziri ile birlikte Kürt edebiyatı binasının iki sağlam temel direğindendir. Melaye Ciziri divanı ve divanındaki gazelleri; Ahmed-i Hani de “Mem u Zin” adlı eseriyle zirvededir.
Hani’ye ait eserler şunlardır:
- Nubihara Biçukan ( sene 1683)
- Eqideya imane ( sene 1687)
- Mem u Zin ( sene 1694)
- Şiirleri ( farklı dönemlere ait)
Ahmed Hani Türbesi Nerede ?
Ahmed-i Hani, edinilen ve ulaşılan bilgilere göre 51 yaşındayken Doğubeyazıt’ta hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Mem u Zin Kimdir ?
Ahmed-i Hani’ye ait olan eser, 60 bölümden meydana gelir. Yaklaşık 3000 beyit ihtiva eder. Hânî’nin, konusu aşk olan mesnevisini akıcı bir üslûpla anlatmasının yanında kendi düşüncelerini, döneminin idarî ve içtimaî meselelerini, olayın yaşandığı Cizre bölgesinin kültürel özelliklerini de eserine yansıtmıştır.
Mem u Zin, aynı zamanda yaşanmış, gerçek konudan esinlenerek yazılmış tek eserdir. Eser, orijinalliği itibariyle bir hikaye değil; mesnevi özelliklerini taşır. Mesnevinin konusunu şu şekilde özetleyebiliriz:
Cizre beylerinden, Emîr’in yakın çevresinde bulunan Mem onun kız kardeşi Zîn’e âşık olur. Ancak Emîr, hizmetkârı Bekir’in (Beko‘nun) telkinlerine uyarak kız kardeşini Mem’e vermez; birlikte kaçma girişimlerine engel olmak için de Mem’i şu anki Cizre Kalesi’nde bulunan Bırca Belek hapishanesinde (zindanına) hapseder. Üzüntüsünden hastalanan Mem zindanda ölür, Zîn de onun acısına dayanamayarak can verir. Bunun üzerine Mem’in arkadaşları sevgililerin kavuşmasına engel olan Bekir’i öldürüp onların intikamını alırlar. Cizre’de Mîr Abdal Mescid’in bitişiğinde bulunan türbenin Mem ile Zîn’e ait olduğuna inanılır ve halk tarafından ziyaret edilir. Ayrıca Mem ile Zin‘e ait mezarların hemen başucunda kötü karakter Bekir‘ e ait mezar da bulunmaktadır. Diriyken rahat vermeyen Bekir, ölümlerinden sonra da yanıbaşlarından ayrılmamıştır.