içinde ,

Orhan Pamuk – Kırmızı Saçlı Kadın Özet

Orhan Pamuk – Kırmızı Saçlı Kadın Özeti

Cem annesi ile birlikte yaşayan liseli bir öğrencidir. Babası ile arasında bir soğukluk yaşayan Cem, annesine karşı daha ilgilidir.  Bir ecane sahibi olan babasına Cem, her öğle vaktinde yemek götürmektedir.

Cem bir gün okuldan geldiğinden annesinin ağladığını görür. Ne olduğunu sorduğunda tam olarak anlamamakla birlikte babasının bir daha gelmeyeceğini öğrenir. Çünkü takvim yaprakları  1980’i göstermektedir.  Yani 12 Eylül askeri darbesinin yaşandığı yılı.. Babası ise siyasi geçmişi olan ve bu geçmişten edindiği arkadaşları ile sürekli eczanede buluşan biridir. Ara sıra ortalardan kaybolsa da hep geri gelmiştir; ancak annesinin ağlamasına bakarak bu sefer ki gidişin farklı bir gidiş olduğunu sevmektedir Cem…

Babasının bu gidişi üzerine acilen ailesine bakmak zorunda olan Cem bir işe girmeye karar verir.  İlk başlarda  Beşiktaş’ta yer alan bir kitapçıda işe giren Cem, burada bulunmaktan ve kitaplarla kaynaşmaktan çok memnun olsa da maddi durumları daha da kötüye gittiği için Adapazarı’nda yaşayan teyzesinin yanına taşınmak zorunda kalır, böylece kitapçıdan da ayrılır.

Eniştesi Cem için bir iş bulur. Bir tarlada bekçilik yapacaktır. Bu sırada tarlada çalışan Mahmut Usta ve çırakları ile tanışır. Cem’i çok seven Mahmut Usta ona çıraklık teklif eder. Kuyu kazma işi yapacak olan Cem bunu çok sever hem de parası oldukça iyidir. Mahmut Usta, Cem’in annesinden Cem’in kuyuya girmeyeceği sözünü vererek gerekli izni alır.

Cem ile birlikte Mahmut Usta, Öngören adlı kasabaya giderler. Gerekli malzemeleri ve kalacakları çadırı indirdikten sonra işveren Hayri beyle tanışırlar. Hayri bey, onlara yardım etmesi için Ali adındaki çalışanını yanlarına verir. Gündüzleri iş başında geçerken akşamları çadırda televizyon izlemekle geçer. Bir gün Öngören kasabasına gezmeye inen Cem, burada bir aile tanışır. Ancak Cem, bu ailenin bireylerinden biri olan “Kırmızı Saçlı Kadına karşı o anda ilgi duymuş ve aşık olmuştur. Bundan sonraki süreçte çalışırken sürekli bu kadını düşünmeye başlar. Her akşam Öngören kasabasına inen Cem, bir türlü kırmızı saçlı kadını göremez.

Uzunca bir süre sonra Mahmut Usta ile tekrar Öngören’e giden Cem, kırmızı saçlı kadın ile tekrar karşılaşır. Mahmut Usta’dan izin isteyerek kısa bir süre yanından ayrılır ve kırmızı saçlı kadın ile ailesini takip etmeye başlar. Aile bir meyhaneye girer. Meyhanenin camından bakan kırmızı saçlı kadını izleyen Cem’i kadın görür ve burada tanışırlar. Konuşma esnasında aile sandığı kişilerin bir tiyatro grubu olduğunu öğrenir.

Cem, artık her fırsatta tiyatro çadırına gider ama bir türlü giremez. Tiyatro grubundan biri olan ve ilk başta kırmızı saçlı kadının ağabeyi sandığı Turgay ile tanışan Cem, ondan kendisini çadıra sokmasını ister; ancak Turgay, bunu yapmak için bir şart sunar. Ona uzattığı kadehi tek seferde içerse çadıra girebileceğini söyler. Cem hiç düşünmeden içki kadehini tek seferde içer. Çadıra gitmek için sözleşirler. Sözleştikleri gün geldiğinde Cem, Turgay’ı göremez. Ancak Turgay’ın başka bir arkadaşı ile karşılaşır ve onunla birlikte çadıra girer.

Çadırda tiyatrocu kızın performansını gören Cem adeta büyülenir. Kitapçıda çalıştığı dönemde okuduğu Kral Oidipus’un ilk kez tiyatrosunu izleme fırsatı da bulmuştur. Sonraki oyunda ise Rüstem ve Sührab’ı izlese de bu hikaye hakkında hiçbir şey bilmemektedir.

Tiyatrodan sonra Cem ve kırmızı saçlı kadınÖngören sokaklarında dolaşırlar. Bu sırada aralarında geçen konuşma sonunda Turgay ile kırmızı saçlı kadın evli olduğunu öğrenir. Ancak kırmızı saçlı kadın da Cem’e karşı ilgi duyar. Turgay’ın İstanbul’da olmasını fırsat bilen ikili bir birliktelik yaşar. Geç saatte evden çıkan Cem, sabaha karşı çalıştıkları çadıra gelir. Mahmut Usta’nın sorularını ufak yalanlarla geçiştirmeyi başarır.

Geceyi uykusuz geçiren Cem, o yorgunlukla Mahmut Usta ile çalışmaya devam eder. Mahmut Usta, doldurduğu kovaları yukarı uzatmakta Cem ise kovayı çekip boşaltıp tekrar aşağı vermektedir. Bu esnada yorgun ve bitkin olan Cem kovayı elinden kaçırır ve içi dolu olan kova Mahmut Usta’nın üzerine gelir. Kuyuya doğru seslense de bir cevap gelmeyince telaşla Öngören’e gider.

Yardım için Öngören’e giden Cem, kırmızı saçlı kadının kapısını çalar. Ancak kapıyı açanlar başka birileridir ve tiyatrocu grubun kasabadan ayrıldıklarını öğrenir. Umutsuz bir şekilde tekrar çalıştıkları yere gider ancak hiçbir değişiklik yoktur. Korkan Cem, iş sahasından kaçarak evlerine geri döner.

Mahmut Usta’nın öldüğünü düşünen Cem uzunca bir süre polislerin gelip kendisini almasını bekler. Her gün vicdan azabı çekmektedir. Bir süre sonra ilk işi olan kitapçılığa tekrar döner ve üniversiteye hazırlanmaya başlar. Jeoloji mühendisliğini kazanır. Aynı üniversiteye kısa süre sonra Adapazarı’ndaki eniştesinin akrabası olan Ayşe adındaki bir kız da gelmiştir.

Ayşe ile kısa sürede yakınlaşan Cem, üniversite bitiminde onunla evlenir. Ancak Mahmut Usta’yı, Öngören kasabasını ve kırmızı saçlı kadını hiçbir zaman unutamaz.

Cem iş hayatında başarılı bir şekilde ilerlerken Ayşe’de Sührab adında bir firma kurar. Firma beklenmedik başarılar elde eder ve Cem’de çalıştığı yerden ayrılarak karısı Ayşe’nin firmasında ona yardım etmeye başlar. Firma ile bir çok araziyi satın almaya başlarlar. Bu arazilerden biri de Öngören’dedir.

Öngören’de işlerini yoluna koymak isterken Enver adında bir çocuk Cem’e velayet davası açar ve Cem’in babası olduğu ortaya çıkar. Bir süre bunu gizlemeye çalışırken Öngörenlüler arazilerini değerinden fazla satmaya çalıştığı için onlara bir meydanda hitap eder. Orada kırmızı saçlı kadını tekrar gören Cem onunla uzun uzun sohbet eder. Bu esnada Öngören yerlilerinden Mahmut Usta’nın ölmediğini öğrenir.

Ayşe, Cem’in kendisinden önce bir ilişkisi olduğunu ve Enver adında bir oğlu olduğunu öğrenmiştir. Cem ise kırmızı saçlı kadınla gizli gizli sohbete devam ederken yanında çalışması için kırmızı saçlı kadın Serhat adında bir genci ona önerir. Cem ile Serhat Öngören’de sohbet ederken Cem çalıştığı kuyuyu görmek ister. Serhat ile birlikte kuyuya doğru giderler. Kuyunun başına geldiklerinde Cem’in telefonu çalar. Arayan kişi eşi Ayşe’dir. Ayşe Cem’e dikkatli olması gerektiğini yanındaki kişinin oğlu Enver olabileceğini söyler.

Cem, Ayşe’den aldığı tavsiye üzerine Serhat adındaki genç ile daha dikkatli konuşurken Serhat’ın aslında Enver olduğu ortaya çıkar. Bu andan itibaren tartışmaya başlarlar. Tartışmanın şiddetlenmesi üzerine Cem silahını çeker ve boğuşmaya başlarlar. O esnada silah ateş alır ve gözünden vurulan Cem yıllar önce yaralı halde bıraktığı Mahmut Usta’nın düştüğü kuyuya düşer.

Gazetelerde olay miras kavgası olarak geçse de Enver, nefsi müdafaada bulunduğunu belirterek ceza almaktan kurtulur.


Orhan Pamuk bu romanında doğu batı çatışmasına Batının, babayı öldürmek (Kral Oidipus) ve Doğunun, oğlu öldürmek (Rüstem ve Sührab) konularından yola çıkarak değinir.

Bildiri

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

Ateş ve Kan – Özel Baskı

Ramo Dizi Fragmanı Yayınlandı !